Ama bu ülkeyi çürüten bir zihniyet var!**
Pitonlar 82…
Nedir? Kime neyi kanıtlıyor? Kimden güç alıyor?
Koskoca ülkenin polisi şehit edilmiş…
27 suç kaydı olan bir adam kaçmış, silah kapmış, memuru vurmuş…
Ve sosyal medya ne yapıyor?
Olayı bir “çete PR çalışmasına” dönüştürmeye çalışıyor.
Bir Instagram hesabı açılıyor.
Kapağına yılan koyuyorlar, ismine numara ekliyorlar.
Sonra üç-beş silahlı poz…
Sonra “Biz çeteyiz” tripleri.
Bir ülke düşünün…
Gerçek organize suç örgütleri bile bunların haline güler.
Pitonlar 82 diye bir çete yok!
Bu, organize suç değil…
Bu, mafya değil…
Bu, sokak hâkimiyeti falan değil…
Bu ergenlik + şiddet + uyuşturucu + sosyal medya özentisi karışımının ortaya çıkardığı, tehlikeli ama acınacak bir tablo.
Bu gençler, ne yazık ki, gerçek çetelerin giriş katında çöpçatanlık görevi gören,
kendilerini kanıtlamak için en tehlikeli suçlara sürülen,
yok olup giden, ismi bile hatırlanmayan kullan-at elemanlardır.
Ve basın, bu isimleri manşete taşıdıkça,
bu sahte kahramanlığa oksijen vermektedir.
Pitonlar 82 diye bir “oluşum” yok;
ama var olan çok ciddi bir problem var:
SUÇU ROMANTİKLEŞTİREN BİR NESİL
Şiddetin videoya alındığı,
Tabancanın aksesuar gibi taşındığı,
Uyuşturucunun “havalı” gösterildiği,
“Abi ben çeteyim” diye poz kesmenin marifet sayıldığı
bir dijital çöplük kültürü.
Bir zamanlar mafya diye duyduğumuz adamların bile yüzünü kızartacak bir şuursuzluk.
Eskiden suç gizli yapılırdı.
Şimdi suç, like için işleniyor!
Eskiden çete lideri adamını korurdu.
Şimdi çete diye gezenler, kendi adamının kim olduğunu bile bilmiyor.
Eskiden adam öldürmek en son aşamaydı.
Şimdi 16 yaşındaki çocuk bile pompalı ile “hava atıyor”.
Bu işin adı çete falan değil…
Bu işin adı çürüme.
Yeni Nesil Çeteleşme = Cehaletin, Özentinin ve Şiddetin Bileşimi
Bu sözde çeteler,
ne bir strateji bilir,
ne bir yapı bilir,
ne de racon bilir.
Bunlar, uyuşturucuyla bağlanan,
küçük çaplı hırsızlıklarla büyütülen,
elverişli oldukları sürece kullanılan,
işe yaramayınca çöp gibi kenara atılan
sokak artıklarının kendilerini “mafya” zannetmesidir.
Gerçek çeteler bunları,
savaşın en önüne sürülen piyade gibi kullanır.
Onların gözünde bu tip gençlerin değeri bir kelepçeden daha azdır.
Ve sonuç?
Bir polis memuru şehit…
Şeyma Yılmaz gibi bir kadın polis, hayatının baharında toprağa veriliyor.
Bütün bu sosyal medya özentiliğinin,
bu “çete kültürü” palavrasının,
bu sahte kabadayı triplerinin
sonu hep aynı yere çıkıyor:
Bir mezar… Bir anne… Bir baba… Bir eş… Bir evlat… Bir üniforma… Bir bayrak…
Ama kimlerin umurunda?
Like’ına bakıyor herkes…
Fenomen olana bakıyor…
Silahlı poz paylaşana bakıyor…
Bu yüzden bu sahte çete isimlerini büyütmeyin!
Bu yüzden bu ergen şiddetine prim vermeyin!
Bu yüzden bu zavallı gösteriş kültürünü alkışlamayın!
**Gerçek suç örgütleri bunlar değil…
Bunları kullananlar!**
Yeni nesil çeteleşme,
bir hastalık gibi yayılıyor.
Neden?
Çünkü sistem gençleri ele geçiriyor,
onlara “kimsin?” sorusunun cevabını şiddette bulduruyor.
Bu çocukların çoğu, daha yetişkinliğe geçmeden
birilerinin tetikçisi, kurye elemanı, haraç taşıyıcısı oluyor.
“Pitonlar 82” gibi isimler bu yüzden tehlikeli:
Gerçek bir çete değiller,
ama gerçek çetelerin yem olarak kullandığı malzemeler onlar.
Sözün özü:
Bu ülkenin polisinin katiline “çete üyesi” demek bile fazla…
Bu olay bir çete işi değil,
bir suçlunun ihmal sonucu eline fırsat geçmesi,
ve bir polisimizin görevi başında şehit edilmesidir.
Ama yeni nesil çeteleşme kültürü,
işte böyle bireysel suçları bile “marka haline getirip”
zehir gibi topluma yayıyor.
Bu ülke bu saçmalığı hak etmiyor.
Bu toplum bu ucube kültürü hak etmiyor.
Bu polisler bu kadar değersiz değil.
Bu memleket, bu tip çürüklerin
“çete kurdum” adı altında kendini pazarladığı
bir sahne olamaz, olmamalı.