Connect with us

Kültür Sanat

Sena Altuntaş’tan kitap incelemesi… Kedi Gezegeni: Bu gezegen bir yerden tanıdık

Bazı kitaplar vardır, okuruna “bu kadar da olmaz” dedirtirken aynı anda içini acıtır. Lao She’nin 1932’de kaleme aldığı Kedi Gezegeni tam olarak böyle bir roman. Yazar, bilimkurgunun hafifliğini toplumsal hicvin keskinliğiyle buluşturarak hem eğlenceli hem de rahatsız edici bir dünya yaratıyor. İlk bakışta “kedi halkı” ile dolu bir gezegen fikri hafif, hatta komik görünüyor. Ama birkaç sayfa sonra insan, gülümsemesinin altında beliren huzursuzluğu fark ediyor:

“Bu gezegen, bir yerden tanıdık.”

Romanın başında dünyadan uzaya gönderilen bir araştırmacı, bir kaza sonucu kendisini kedi halkının yaşadığı bir gezegende buluyor. Bu gezegenin sakinleri tembel, kayıtsız, kısa vadeli işler peşinde koşan, kendi aralarında sürekli çekişen bir toplum. Aslında “kedi” oldukları için değil; yazarın, yaşadığı dönemin Çin’ine ve toplumun çöküşüne dair gözlemlerini örtülü ama sert bir şekilde aktardığı için böyleler.

Lao She’nin en çarpıcı özelliklerinden biri, eleştiriyi kızgın bir dille değil; mizah ve absürtlükle aktarması. Romanın bir yerinde ‘kedi insanları’ gözünden gördüğümüz şöyle diyor:

“Kedi halkı hiçbir şey yapmazdı ama yine de yorgundular.”

Bu tek cümle, aslında romanın bütün ruhunu özetliyor. Tembelliğin yorgunluğu, felç edici bir umutsuzluğun içinde gezinen bir toplum…

Kedi Halkı: Gülümseten Bir Trajedinin İçinden Geçmek

Kedi halkının davranışları güldürdüğü kadar sinir bozucu da olabiliyor. Tembellikleri, tutarsızlıkları, sürekli ertelenen işler, boşuna yapılan hazırlıklar… Fakat bu davranışların arkasında işleyen sistem, bir anda romanın tonunu değiştiriyor. Lao She’nin anlattığı şey yalnızca bir tuhaflık değil, çöken bir toplumun kendi kendini tüketmesi.

Kedi halkının ayrık otları gibi çoğalan iç çekişmeleri, anlamsız bürokratik işlemler, akıl dışı yöneticiler, içi boş milliyetçilik… Bunların hepsi yetişkin okurun zihninde çok tanıdık yerlere dokunuyor.

Absürtlük, alttan alta ilerleyen bir gerçeği saklıyor. İşte bu nedenle:

Kedi Gezegeni, aslında hiç de uzak bir gezegen değil.

Bilimkurgu Değil de Bir Uyarı Metni Diyebiliriz

Kedi Gezegeni sık sık bir distopya olarak anılıyor ama gerçekte roman çok daha fazlası. Distopyaların çoğu gelecek zaman üzerinden konuşur; Lao She ise “şimdiyi” anlatıyor. Üstelik bu şimdiyi, geleceğe doğru uzayan bir uyarı olarak sunuyor.

“Eğer böyle giderse…” diye başlayan cümleleri roman doğrudan kurmuyor; ama okur o cümleyi zihninde tamamlıyor.

Anlatıcının gezegen hakkında yaptığı gözlemler, aslında yazarın kendi ülkesinin aydınlarına duyduğu hayal kırıklığının bir yansıması. Bu nedenle kitap yalnızca politik bir eleştiri değil; aynı zamanda bir kültür eleştirisi.

Okur, kedi halkının her davranışında bir toplumun yavaş ama sürekli çöküşünü görüyor.

Gülerek Okunan Bir Acı

Kedi halkının komik davranışları, ironik diyaloglar, anlatıcının şaşkınlığı… İlk bakışta hepsi eğlenceli. Ancak yazarın ustalıkla kullandığı ironi, okurun yüreğinde küçük ama inatçı bir sızı bırakıyor.

Lao She okura parmağını sallayarak ders veren bir yazar değil aksine, okuyanın kendisinin fark etmesini istiyor.

“Kediler böyle ama…” diye düşünürken insan, yavaş yavaş “Biz de bazen böyle değil miyiz?” noktasına geliyor.

Bir Gezegen, Bir Uyarı, Bir Ayna

Kedi Gezegeni, bugün bile güncelliğini kaybetmeyen romanlardan. Çünkü anlattığı şey bir toplumun çöküşü değil, insanlığın zaafları.

Böylece kitap yalnızca Çin edebiyatının değil, dünya hiciv edebiyatının da özel eserleri arasında yer alıyor.

Lao She, kedi halkını güldürerek anlatıyor, fakat onların içinde kaybolan insanlığın izlerini göstererek düşündürüyor. Roman bittiğinde, insanın aklında tek bir his kalıyor:

Belki de asıl uzak gezegen orası değil; bazen biz kendimizi oraya dönüştürüyoruz.

Continue Reading
Advertisement Google News
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir