İran İslam Cumhuriyeti’nin en yüksek makamı olan Dini Liderlik görevini yürüten Ayetullah Ali Hamaney, 1939 yılında Meşhed’de din adamı bir ailede doğdu. 1979 İran Devrimi’nin önemli aktörlerinden olan Hamaney, 1989’da Ayetullah Ruhullah Humeyni’nin vefatının ardından ülkenin dini lideri oldu. Hem iç politikada hem de bölgesel düzeyde radikal İslamcı çizgisiyle hareket eden Hamaney, 35 yıldan uzun süredir İran’ın en güçlü figürü olarak ülkeyi yönetiyor.
Radikal İslamcı Liderlik ve İç Politikadaki Yansımaları
Hamaney’in liderliğinde İran’da katı İslami yasalar uygulanıyor. Kadınların özgürlükleri büyük ölçüde kısıtlanırken, genç kuşaklar bu baskıcı tutumdan rahatsızlık duyuyor. Kamusal alanda başörtüsü zorunluluğu, sert cezalar ve ifade özgürlüğünün kısıtlanması, halkın rejime karşı tepkisini artırıyor. Seçimlere katılım oranlarının düşük olması, halkın mevcut sisteme duyduğu güvensizliği ve “molla rejimi”nden bıkkınlığını gösteriyor. Birçok İranlı, ülkeyi terk etme yolları arayarak daha özgür bir yaşam hayali kuruyor.
İsrail’e Düşmanlık ve Bölgesel Politikalar
Hamaney, İsrail’i “yok edilmesi gereken bir rejim” olarak tanımlıyor ve İsrail karşıtı sert açıklamalarıyla biliniyor. İran, Hamas ve Hizbullah gibi İsrail karşıtı gruplara destek verirken, İsrail’i Ortadoğu’daki düşman olarak konumlandırıyor. Bu tutum, bölgedeki gerilimlerin devam etmesinde önemli bir etken. İran’ın nükleer programı ve bölgedeki askeri varlığı, uluslararası arenada ciddi endişeler yaratıyor.
Diğer Dini Gruplara ve Türkiye’ye Bakışı
Ayetullah Hamaney, Sünni Müslümanlar ve diğer dini azınlıklara karşı sert bir tutum izliyor. Şii mezhebine dayalı rejimi, farklı dini grupları genellikle dışlıyor veya baskı altında tutuyor. Bu durum, İran içindeki dini çeşitliliği zorluyor ve toplumsal gerilimlere yol açıyor.
Türkiye’ye bakışı ise genellikle temkinli ve stratejik. İran, Türkiye ile hem işbirliği hem de rekabet içinde. İki ülke bölgesel güç olarak nüfuz alanlarını genişletmeye çalışıyor. Özellikle Suriye, Irak ve Kafkaslar gibi yakın coğrafyalarda çıkarlar çatışabiliyor. Ancak her iki taraf da diplomasi ve ekonomik ilişkilerle bu gerilimi yönetmeye çalışıyor.
Halkın Gerçekleri ve Rejime Bakış
İran halkı, baskıcı rejimden, kötü ekonomik koşullardan ve özgürlüklerin kısıtlanmasından dolayı giderek daha fazla uzaklaşıyor. Devletin sert güvenlik önlemleri ve halk protestolarına müdahalesi, binlerce gözaltı ve yüzlerce can kaybıyla sonuçlanıyor. Halkın büyük çoğunluğu, gerçek anlamda demokratik ve özgür bir yönetim özleminde. Ancak rejim, radikal dini liderliğiyle bu talepleri bastırmaya devam ediyor.
Ayetullah Ali Hamaney, hem içerde hem dışarda sert ve radikal tutumuyla, İran’ın kaderini belirleyen ancak halkının büyük çoğunluğunun isteklerine karşı duran bir lider olarak öne çıkıyor.