Connect with us

GÜNDEM

Dilek İmamoğlu’nun doktora tezi: Atatürk de var neoliberalizm de – Olayın ayrıntıları ortaya çıkıyor

Ekrem İmamoğlu’nun 2019 yılında İBB başkanlığını kazanmasından sonra eşi Dilek İmamoğlu da kamuoyunun yakından takip ettiği isimlerden birisi oldu. Ekrem İmamoğlu tutuklanmadan önce siyasetten ziyade, toplumsal farkındalık çalışmaları içerisinde yer alıyordu. Ancak hayat Dilek İmamoğlu’nu mecburi olarak siyasetin merkezine getirdi. CHP olağan kurultayı öncesi de Dilek İmamoğlu’nun adı parti meclisi için geçiyor. Eğer aday olursa, kazanması kesin gibi.

Dilek İmamoğlu akademik kariyerine de önem veriyor. 2016 yılında yüksek lisansını yaptı. 2022 yılında da “Demokratik ve otokratik liderlik tarzlarının bütünleşik kalkınmaya etkisinde yönetim niteliğinin rolü” adlı teziyle İstanbul Arel Üniversitesi’nde doktorasını tamamladı.

Sosyal bilimlerde özellikle 1980’lerden sonra kimya alanında tez yazar gibi, tezlere değişik isimler koymak moda oldu. Bu teze de bakınca ilk olarak öyle bir hisse kapıldım.

ATATÜRK’E TEŞEKKÜR

Dilek İmamoğlu’nun 279 sayfalık tezinin içeriği bir yana, önemli bir emek harcadığı ortada.
Dilek İmamoğlu tezinin önsözünde Atatürk’e anlamlı bir teşekkür ederek başlıyor:

Son olarak; laik Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük lideri Mustafa Kemal Atatürk’e bugüne kadar hayata geçirebildiğim ve geçireceğim tüm çalışmalarıma ilham olduğu için en büyük şükranlarımı sunarım. Bir kadın olarak onun açtığı yolu izlemekten, onun ışığında yol almaktan ve zorluklarla mücadele etmekten her zaman onur, gurur ve mutluluk duyuyorum.”

Dilek İmamoğlu bazı STK’ları sayarken ADD’yi de buna ekledi:
İnsan ve toplum yaşamını kolaylaştırıcı bir çalışmayı amaç edinen STK’lara Tema (Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı), ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği), CŞMD (Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği) gibi STK’lar örnek olarak verilebilir.”

ATATÜRK’TEN NEOLİBERALİZME

Dilek İmamoğlu’nu sosyal demokrat olarak biliyoruz. Ancak çalışması tamamen neoliberal görüşlere yaslanıyor.
Tezinde Türkiye’deki sağlığın durumuna ilişkin görüşlerini okuyunca çok şaşırdım. Sağlıkla ilgili meslek odaları sağlığın ticarileştirdiğini her yerde haykırırken, Dilek İmamoğlu AKP’nin sağlıktaki politikalarını överek şunları yazmış:

Sağlık sektörünü oluşturan kamu ve özel sağlık harcamalarına baktığımızda kamunun harcamalarının daha yüksek olduğu gözlemlenmektedir. 2003 yılından itibaren sağlıkta reform çalışması nedeniyle kamu harcamaları ile birlikte özel sağlık sektöründe de önemli gelişmeler gerçekleşmiştir. Bağkur-SSK hastane yapısının birleştirilmesi, devlet hastanelerinin yeniden yapılandırılması, yeni devlet hastanelerinin yapılması ile birlikte özel hastanelerde de kayda değer artış görülmüştür. Sağlık sektöründeki bu gelişmeler toplum açısından da olumlu karşılanmıştır. Hastanelerde uluslararası kalite standartlarının getirilmesi ve verilen hizmetlerin pozitif olarak artırılması yurtiçi ile birlikte dünyadan da hastaların ülkemize tedaviye gelmesine yol açmış ve sağlık turizmi sektörü oluşmuştur.”

IMF VE DÜNYA BANKASI BU KADAR TARAFSIZ ANCAK BÖYLE ANLATILIRDI

Akademik tezlerin bilimsel olacağının farkındayım. Ancak Dilek İmamoğlu’nun tezinde ileri sürdüğü görüşler bilimsellik adı altında gerçeklikten kopuk bir bakış açısı sunuyor bize. Bunlara en önemli örnek ise şurada geçiyor:
“Dünyada eski dönemlerden bu yana yaşanan ekonomik devrimler ve gelişimler neticesinde sosyal sınıf statüleri yeniden tanımlanmıştır. Ortaya çıkan işçi işveren grupları zamanla hem ulusal hem de uluslararası arenada kendi çıkarlarını koruyacak kurumlar kurmaya başlamışlardır. İşverenler için odalar, işveren sendikaları, Dünya Bankası, IMF (International Monetary Fund), Dünya Ticaret örgütü gibi kurumlar sosyal yaşama etki ederek hem kendi yaşamlarını sürdürmekte hem de üretimin ve tüketimin önemli unsuru olan emekçi kesimin yaşamını düzenlemektedirler.
Emekçiler için ise işçi sendikaları, onların haklarını koruyan önemli kurumlara örnek gösterilebilir. Ekonomik kurumların yanında insan hak ve özgürlüklerini savunan insan hakları dernekleri gibi kurumlar ve başka alanlarda faaliyet gösteren STK’lar da sosyal içerikli kurumlar olarak sosyal hayatın gelişimine katkı sağlamaktadır.

IMF ve Dünya Bankası’nı sadece işveren örgütü gibi gösterip, sınıfsal ve emperyalist sömürüden bağımsız görmek ne kadar bilimsel olabilir?
Dilek İmamoğlu tezinde neoliberalizmin 1980’lerden bu yana dile getirdiği “Sosyal sınıf statüleri yeniden tanımlanmıştır” aldatmasını da kendisine dayanak yapıyor. Ancak bu sosyal sınıfların yeniden nasıl tanımlandığını açıklamıyor.

EĞİTİM KONUSUNDA ELEŞTİRDİ

Dilek İmamoğlu tezinde Türkiye’deki eğitim konusuna de değinmiş. Eğitime harcanan bütçeyle kalkınma arasındaki ilişkiyi ele alan Dilek İmamoğlu “Son 10 yılda Türkiye’de eğitime ayrılan bütçenin GSYH’ye oranına bakıldığı zaman en fazla yüzde 6 seviyelerine kadar çıkıldığı görülmüştür. 2020 yılı itibariyle bu oran yüzde 5,4 seviyelerindedir (TÜİK Eğitim Harcamaları İstatistikleri, 2020). Bir ülkenin nitelikli eğitime ayırdığı bütçe ne kadar yüksek olursa, ülkenin kalkınmasına o denli pozitif etki yaratacağı bilinen bir gerçektir. Bu bağlamda gelişmiş ülkelerin eğitim harcamalarına ayırdığı paydan yola çıkılarak bir düzenlenmeye gidilmesi doğru olacaktır” diye yazdı.

EMPERYALİZMİ GÖRMEYEN BİR BAKIŞ

Dilek İmamoğlu’nun tezini yazdığı dönemde Türkiye’nin en güncel meselelerinden biri de kaçak göçmenlerdi. Sosyal medyada her gün gündeme geliyordu. Dilek İmamoğlu bu sorunun kaynağına girmeden olayı şöyle anlatıyor:
Özellikle son yıllarda Irak, Türkmenistan, Afganistan, Suriye gibi ülkelerden göç akışı ile birlikte ülkemizde hızlı bir nüfus artışı yaşanmıştır. Sadece 2019 yılı içinde Türkiye’ye göç eden yabancı uyruklu kişi sayısı 245 bini geçmiştir. Göçle gelen yabancı uyruklu kişilerin yüzde 14,5’ini Irak, yüzde 13,8’ini Türkmenistan, yüzde 8,2’sini Afganistan, yüzde 7,5’ini Suriye ve yüzde 7,3’ünü İran vatandaşları oluşturmaktadır.”

Continue Reading
Advertisement Google News
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir