Evrenin yaklaşık yüzde 27’sini teşkil ettiği tahmin edilen ve galaksi kümelerinin yerçekimsel olarak bir arada kalmasını sağlayan görünmez bir yapı olan ‘karanlık madde’nin varlığına dair çığır açıcı bir delil elde edilmiş olabileceği bilim dünyasında büyük yankı uyandırdı.
Yıllardır süren çalışmalar, galaksilerin beklenenden çok daha hızlı hareket ettiğini ve bu hareketin, sadece gözlemlediğimiz yıldızlar, gezegenler ve gaz kütlelerinin sağlayabileceği yerçekimi kuvvetiyle açıklanamadığını ortaya koyuyordu. Bu durum, bilim insanlarını evrende, algılayamadığımız, bildiğimiz maddeden farklı bir kütlenin yani karanlık maddenin mevcut olduğu sonucuna götürdü.
SİNYALLERİN PEŞİNDE: BİLİMSEL GÖZLEMLER
Araştırmacılar, standart modeldeki bilinen parçacıklarla etkileşime girmeyen bu “hayalet madde”nin izini sürmek için devasa dedektörler ve ileri teknoloji teleskoplar kullandı.
Chicago Üniversitesi’nden ünlü astrofizikçi Prof. Dr. Katherine Freese, elde edilen verilerin, uzun süredir aranan Weakly Interacting Massive Particles (WIMP’ler) adı verilen potansiyel karanlık madde adaylarının özellikleriyle uyumlu olduğunu ifade ederek şunları belirtti:
“Bu, karanlık maddenin doğasına dair elde ettiğimiz en kesin ipucu olabilir. Gözlemlerimiz, evrenin geri kalan yüzde 5’lik kısmını oluşturan sıradan maddenin aksine, karanlık maddenin kendi kendini imha etmesi veya belirli parçacıklarla nadir etkileşimler yoluyla yayılan zayıf gama ışını sinyallerine işaret etti.”
Prof. Freese, bu bulgunun, evrenin toplam enerji ve madde içeriğinin karmaşık yapısını daha iyi anlamamızı sağlayacağını da sözlerine ekledi.
Halihazırda kabul gören kozmolojik model, evrenin yalnızca yüzde 5’inin gördüğümüz normal madde, yüzde 27’sinin Karanlık Madde ve geri kalan yüzde 68’inin ise evrenin hızlanan genişlemesinden sorumlu olan Karanlık Enerji olduğunu öngörüyordu.
UZMANLARDAN KRİTİK DEĞERLENDİRMELER
Uluslararası alanda tanınmış uzmanlar da bu potansiyel bulgunun önemini vurguladı. Almanya’daki Max Planck Enstitüsü’nden teorik fizikçi Dr. Hans-Peter Dürr, elde edilen sinyallerin dikkatle incelenmesi gerektiğini kayderek şunları belirtti:
“Karanlık madde kanıtının doğrulanması, evrenin oluşumu ve geleceği hakkındaki tüm anlayışımızı temelden değiştirecek. Eğer bu sinyaller teyit edilirse, standart parçacık fiziği modelimizin ötesine geçişin kapıları aralanmış olacak.”
Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi’nden kozmolog Prof. Avi Loeb, bu tür bulguların her zaman büyük bir ihtiyatla karşılanması gerektiğini belirterek, “Elbette heyecan verici bir gelişme, ancak bu sinyallerin bilinen astrofiziksel süreçlerden, örneğin pulsar ya da kara delik etkileşimlerinden kaynaklanmadığından yüzde yüz emin olmalıyız. Karanlık madde, adının hakkını veriyor: Kanıtı daima en karanlık köşelerde saklı” diyerek temkinli bir yaklaşımla sürecin devam edeceğini vurguladı.