Türkiye siyasetini uzun süredir izleyenler için AKP’nin en ayırt edici özelliklerinden biri, kendi içindeki gerilimleri ve toplumsal etki yaratabilecek başlıkları kamuoyunda büyük kırılmalara yol açmadan yönetebilme kapasitesiydi. Parti içi tasfiyeler, politika değişimleri ya da kamuoyunda tepki çekebilecek kararlar çoğu zaman kontrollü biçimde gündeme girer, kısa sürede de yeni bir başlığın gölgesinde unutulurdu. Bu, bir yönüyle güçlü bir merkezî iradenin, bir yönüyle de medya ve siyasal alan üzerindeki hâkimiyetin sonucuydu.
Ancak son dönemde yaşananlar bu alışıldık tabloya pek uymuyor. Parti içi tartışmalar, bürokratik çekişmeler ya da yargı ve güvenlik ekseninde ortaya çıkan gerilimler artık daha görünür. Üstelik bu görünürlük, sadece muhalefetin ya da sosyal medyanın zorlamasıyla açıklanabilecek gibi de değil. Aksine, bizzat iktidar bloğunun içinden sızan, hatta zaman zaman bilinçli olarak kamuoyuna taşınan mesajlarla karşı karşıyayız. Bu da yaşananları sıradan bir iletişim sorunu olmaktan çıkarıyor.