Yıllarca sadece estetik bir sorun veya basit bir ağız sağlığı problemi olarak görülen diş eti hastalıklarının (periodontitis), vücudun genel işleyişini bozan tehlikeli bir mekanizmayı harekete geçirdiği saptandı.
Uluslararası arenada yapılan son araştırmalar, diş etindeki kronik iltihaplanmanın kan dolaşımı yoluyla hayati organlara ulaştığını ve geri dönüşü zor hasarlara zemin hazırladığını gösterdi.
Dünyaca ünlü uzmanlar, ağızdaki bu sessiz enfeksiyonun ölümcül hastalıkların tetikleyicisi olduğu konusunda uyardı.
“AVUÇ İÇİ KADAR BİR YARAYI GÖRMEZDEN GELİYORSUNUZ”
Londra’daki UCL Eastman Diş Enstitüsü’nden Periodontoloji Birimi Başkanı Prof. Dr. Francesco D’Aiuto, konuya ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Diş eti hastalığının vücuttaki genel inflamasyon seviyesini yükselttiğini belirten D’Aiuto, “İnsanlar diş etleri kanadığında bunu önemsemiyor. Ancak diş etlerindeki iltihaplı doku yüzeyi, kabaca avuç içiniz kadar bir alana denk gelir. Vücudunuzda avuç içi büyüklüğünde açık ve enfekte bir yara olsaydı acile koşardınız, ancak bu ağızda olduğunda ne yazık ki ihmal edildi” ifadelerini kullandı.
D’Aiuto ve ekibinin Hypertension dergisinde yayımlanan araştırması, ciddi diş eti hastalığı olan bireylerin yüksek tansiyon sorunu yaşama riskinin, sağlıklı bireylere göre iki kat daha fazla olduğunu belgeledi.
BAKTERİLER BEYNE SIZDI
Bilim dünyasını sarsan bir diğer veri ise Norveç Bergen Üniversitesi’nden geldi. Yapılan araştırmalar, diş eti hastalığına neden olan Porphyromonas gingivalis adlı bakterinin, Alzheimer hastalarının beyin dokusunda bulunduğunu tespit etti.
Araştırmacılar, bu bakterinin ürettiği toksik enzimlerin beyindeki sinir hücrelerini tahrip ettiğini ve hafıza kaybı sürecini hızlandırdığını raporladı.
KALP KRİZİNE GİDEN YOL
ABD’deki Columbia Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden Prof. Dr. Panos N. Papapanou, diş eti iltihabının damar sertliği (ateroskleroz) ile doğrudan bağlantılı olduğunu vurguladı.
Amerikan Kalp Derneği (AHA) ile ortak yürütülen çalışmalara atıfta bulunan Papapanou, “Ağızdaki patojenler kan dolaşımına karışarak damar duvarlarında plak oluşumunu kolaylaştırdı ve bu durum kalp krizi ile inme riskini belirgin şekilde artırdı” dedi.
SESSİZ İLERLEME TEHLİKESİ
Uzmanlar, hastalığın sinsi doğasına dikkat çekti. Birmingham Üniversitesi’nden Prof. Dr. Iain Chapple, hastalığın çoğu zaman ağrısız ilerlediğini, bu nedenle hastaların doku kaybı geri döndürülemez noktaya gelene kadar durumu fark etmediğini dile getirdi.
Chapple, “Diş fırçalama sırasında görülen kanama, vücudun yardım çağrısıydı ancak bu sinyal çoğu zaman yanlış yorumlandı” şeklinde konuştu.
Bilim insanları, diş eti sağlığının korunmasının sadece dişleri değil, kalbi, beyni ve diyabet dengesini korumak adına hayati bir zorunluluk olduğunu bir kez daha kayıtlara geçirdi.