Türkiye’de bazı gerçekler vardır…
Herkes bilir, kimse konuşmaz.
Konuşanının da sesi bir yerlerde yutulur.
İnternette gezerken, spor haberleri okuyorsun…
Ülkenin en bilinen, milyonların ziyaret ettiği bir spor portalı.
Hani kendisini “yerli ve milli spor gazetesi” olarak pazarlayanlardan biri.
Sayfayı aşağı kaydırıyorsun…
Bir bakıyorsun:
Yasa dışı bahis reklamı.
Hem de öyle küçücük bir banner değil;
“Gözümüze sokmayalım da, gene de görelim” hesabı gizli saklı bir köşe.
Ama orada.
Görünür.
Bilerek görünür bırakılmış.
Reklamı veren kim?
Adına ne dersen de…
Bugünlerde internette fink atan, kullanıcı yorumlarına konu olan,
hakkında yüzlerce şikâyet bulunan o meşhur bahis sitesi.
“Peki bu nasıl oluyor?” diye soranlar var.
Sorunun kendisi masum, cevabı ise acı.
Türkiye’de yasa dışı bahis siteleri kapatılır mı?
Evet.
Ama hangileri?
Sahada çalışan, üç kuruşa hesap kiralayan, kirli işlerin en alt basamağında sürünen çocuklar…
Onlara operasyon var.
Dakika düşmeden.
Peki yukarıya?
Yani bu işin reklam parasını yiyen medya organlarına,
hesapları yöneten profesyonel finans kanallarına,
çarkı döndüren akıl odaklarına,
bu trafiği görmezden gelen yetkililere?
Oraya operasyon yok.
Oraya “soruşturma” bile yok.
Oraya “görmezden gelme” çok.
Çünkü iş büyüdükçe kurcalamak tehlikeli hâle gelir.
Büyüdükçe dokunmak yürek ister.
Büyüdükçe dosyayı açmak, başka dosyaların kapağını da aralar.
Herkes de o cesarete sahip değildir.
Soru şu:
Türkiye’nin en çok okunan spor gazetesi
neden bir yasa dışı bahis sitesinin reklamını alır?
Tesadüf mü?
Gözden kaçan bir hata mı?
“Bilmeden oldu” diye geçiştirilecek kadar masum bir şey mi?
Yoksa…
Göz göre göre yapılmış bir anlaşma mı?
Geliri yüksek diye görmezden gelinen bir sponsor mu?
Reklam gelirleri düşünce kapıları herkese açılan o karanlık dönemlerden biri mi?
Normalde böyle bir reklam çıktığında
RTÜK konuşur,
savcılık soruşturma açar,
emniyet “bu ne?” der,
gazetenin yönetimi panik olur.
Oldu mu?
Hayır.
Peki neden olmadı?
Bu sorunun cevabı sokakta değil, masalarda.
Bu sorunun cevabı sahada değil, odalarda.
Bu sorunun cevabı gençlerin üzerine çöken poşette değil,
bazılarının sessizliğinde.
Ne yazık ki Türkiye’de sessizlik bazen suçun değil, suçlunun lehine çalışır.
Gerçek şudur:
Bu ülkede yasa dışı bahis milyonları döndüren bir piyasadır.
Bu çark, kendiliğinden dönmez.
Bir yerlerde “görmezden gelen” vardır.
Bir yerlerde “payını alan” vardır.
Bir yerlerde “karışmayın” diyen vardır.
Kim olduğunu ben söylemem.
Zaten bilmeyen yok.
Ama herkes susar.
Yakında…
Evet, çok yakında…
Bu spor gazetesinin hangi bahis sitesine,
nasıl,
kimler aracılığıyla,
ne karşılığında reklam verdiğini de yazacağım.
Belgeleriyle.
Ekran görüntüleriyle.
Tarih ve saatleriyle.
O güne kadar kısa bir mola.
Çünkü bazı gerçekler aceleye gelmez;
Ama er ya da geç ortaya çıkar.
Yazar: Sibel Arslan