Connect with us

SİYASET

Pervasız Yağdanlık “Arslan Tatar” Üzerine Bir Not Defteri

Arslan Tatar

KDP Başkanı Mesut Barzani Şırnak’a geldi…
Gelmesi gelmesine de, asıl gelen o değil.
Asıl gelen, yıllardır biriken eziklik, çıkar hesapları, makam uğruna eğilen omurga, yani siyasetin en tanıdık misafiridir.

Barzani’nin katıldığı sempozyumda AKP Şırnak Milletvekili Arslan Tatar, kürsüye çıktı ve öyle bir cümle kurdu ki, salondaki oksijen bile utançtan çekildi adeta:

“Sen bizim gözümüzün nurusun. Kürtlüğü senden öğrendik.”

Buyurun size her devrin kitabına girecek türden bir “pervasız yağdanlık” örneği.
Hatta yağdanlığın bile gurur meselesi yapacağı bir seviye.

Şimdi soralım…

Bir milletvekili, kendi tarihinden, kendi halkından, kendi kimliğinden bu kadar kolay vazgeçebilir mi?
Bir insan, sırf Kuzey Irak yönetimiyle kurulan ticari bağlar, müteahhitlik ihaleleri ve sınır ötesi ilişkiler uğruna kendini bu kadar küçültebilir mi?
Demek ki evet
Eğer yeterince çıkar varsa, eğilmeyecek boyun yok.


Türkiye Cumhuriyeti’nde milletvekili olacaksın…
23 yıldır iktidarda olan bir partinin bayrağını taşıyacaksın…
Sonra çıkıp, “Kürtlüğü senden öğrendik” diyeceksin.

Hangi tarihten geldin?
Hangi milletten güç aldın?
Hangi devlet terbiyesinden geçtin?

Bu millet bin yıllık mazisinde kimseden Türklüğü, Kürtlüğü, insanlığı öğrenmedi.
Biz bu değerleri kimseden kiralamadık, ithal etmedik, ihale dosyasına eklemedik.
Ama belli ki bazıları, sınır ötesinden alınacak bir iş için kendi kimliğini bile pazarlık masasına koymaya hazır.


Ve sonra dönüp “Vatan, millet, bayrak” diye nutuk atacaklar…
Ekranlarda aslan kesilecekler…
Ama sahnede bir yabancı lider görünce pamuk şekerine dönecekler.

Bu mudur siyaset?
Bu mudur temsil?
Bu mudur devlet adamlığı?

Kusura bakmayın, bu devlet adamlığı değil…
Bu olsa olsa devletin omurgasına yük bindiren bir yağcı zihniyetin tezahürüdür.


Meselenin özü şu:

Gözünü Kuzey Irak’taki ihalelere dikmiş olanlar, kendi milletinin gözünün içine bakmayı unutuyor.
Para için kendi değerlerini esnetenler, milletin değerini hatırlamıyor.
Ve en acısı da şu…
Bu tavır, bir bireyin düşüklüğü değil artık; siyasetin çürümüş yanının kanıtıdır.

Bizim kimseye “gözümüzün nuru” demeye ihtiyacımız yok.
Bu milletin gözü de, nuru da, onuru da kendine yeter.

Ama belli ki bazıları için mesele onur değil…
Mesele “ihale”…

Ve işte bu yüzden, siyasetteki eğilme seviyesini ölçen en doğru cihaz artık yer çekimi değil,
çıkar çekimidir.

Continue Reading
Advertisement Google News
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir