Bir ülkenin siyaseti için en kolay zemin her siyasinin kendisine şüphe etmeden inanacağı bir taraf bulması sanırım.
Papa’nın son yurt dışı ziyareti, ilk bakışta “barış”, “kardeşlik” ve “diyalog” gibi evrensel kavramların yüceltildiği, sembolik ve güçlü bir diplomatik hamle gibi sunuldu. Ziyaretin yapıldığı ülkelerde verilen mesajlar, yapılan konuşmalar ve ortak deklarasyonlar, özellikle savaşların, göçün ve kimlik krizlerinin derinleştiği bir dünyada umut vadeden bir tablo çiziyordu. Ancak bu tablo, medyanın ve toplumun nasıl bu kadar hızlı biçimde ayrışabildiğini de bir kez daha gözler önüne serdi. “Barış” gibi evrensel bir kavram etrafında bile kutuplaşmanın nasıl üretildiği, bu ziyaret sürecinde adeta laboratuvar ortamında gözlemlendi.