Connect with us

GÜNDEM

Bu rapor, Bahçeli ile DEM Parti’nin hoşuna gitmez…

En baştan açıkça söyleyeyim;

Çok şaşırdım… AKP’den böyle bir rapor beklemiyordum…

Bebek katili Abdullah Öcalan’ı meşrulaştırmak için kurulan Meclis komisyonu sürecinde hareketin lideri Devlet Bahçeli ile DEM Parti’yi ürkütecek, aralarını bozma riskini göze alacak bir tavrı beklemiyordum. Terör örgütü ile pazarlığa oturulan bu süreçte, çelik çömlek patlar mı?.. Masadan kalkılır mı?.. Devlet Bahçeli ve DEM Parti’nin talepleri karşılan(a)maz ve bu “süreç”te sona erer mi?..

Soruların yanıtı bulmak için sabredip beklememiz gerekecek. Ancak, bugünden itibaren “süreç” mimarlarının arasında soğuk rüzgarlar eseceği ve yeni kriz maddelerinin gündeme geleceği kuvvetle muhtemel.

AKP’nin 60 sayfalık raporunda devlet dili hakim. MHP ve DEM’in raporlarında olduğu gibi terörist başı Abdullah Öcalan’ın adı geçmiyor. Raporun diğer bir özelliği de icraatın içinden havasında olmuş. Alışıla geldiği üzere Tayyip Erdoğan’a bol bol övgüler yapılmış, geçmişteki konuşmalarından uzun uzun alıntılara yer verilmiş. Herhalde son anketlerde gösterilen AKP’nin yaşadığı büyük oy kaybı da dikkate alınarak, oldukça dikkatli bir dil kullanılmış.

Rapordan bazı alıntılar yapalım;

-“Kürt sorunu olarak belirtilen tüm talep ve konu başlıklarındaki düzenlemeler Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız liderliğinde AK Partimiz döneminde hayata geçirilmiştir. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 12 Ağustos 2005 Diyarbakır konuşmasındaki ifadeleriyle sorunu bütünüyle ele almış; çözüm iradesini ortaya koymuştur.

AK Partimiz iktidarı döneminde 2005 Diyarbakır Süreci, 2009 Demokratik Çözüm Süreci için tarihi adımlar atılmış her defasında PKK terör örgütünün engellemeleri karşısında nihai hedefe ulaşılamamıştır.”

-“Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız liderliğinde başlayan 2005 Diyarbakır Süreci, 2009 Demokratik Çözüm Süreci ve 2013 Çözüm Sürecinde her daim teröre başvuran PKK olmuştur. Suriye sahasında vekalet güçlerin hayalci vaatlerini önceleyen PKK, her defasında yeniden şiddete müracaat etmiştir.

Terör örgütü 2009 Demokratik çözüm sürecinde Arap Baharını yanlış yorumlayarak, emperyalist güçlerin kapalı kapılar ardında verdikleri vaatlere kulak vererek süreci sonlandırmıştır.”

*

Rapordan şimdi alıntılayacağım aşağıdaki satırlar, eminim Devlet Bahçeli ve DEM’in hiç hoşuna gitmeyecek;

-“Terör örgütünün silah bırakmasının, kendisini tasfiye ettiğinin, varlığının sona erdirilmesinin devlet tarafından tespit ve teyit edilmesi, sürecin en önemli noktasıdır. Bu an, sadece sahada bir fiil değişikliğinin kaydı değil, aynı zamanda hukuki işlemler için bir başlangıçtır. Bu tespit ve teyit olmadan hiçbir ileri aşamaya geçilmemelidir. Tespit ve teyit süreci devletin ilgili güvenlik kurumları arasında sağlanacak koordinasyonla, objektif, ölçülebilir ve kriterlere bağlanmış göstergeler üzerinden yapılmalı; bu sürecin usul ve esasları yürürlükte bulunan uygulamalar dikkate alınarak yürütülmelidir. Örgütün silahlı kapasitesinin ortadan kalktığına, lojistik ağların sürdürülebilir bir tehdit oluşturamayacak ölçüde dağıtıldığına ve silahların sahada tekrar kullanılmasına imkân bırakmayacak biçimde imha edildiğine dair somut tespit ve delillerle ortaya konulmalıdır.

Son olarak, tespit ve teyit kararının alınması ne bir pazarlık ne de keyfi bir tasarruf zemini olacaktır. Bu karar, devletin güvenlik ve hukuki yetkisinin birleştiği, ölçülebilir delillere dayanan, şeffaf ve denetlenebilir bir kurumlar arası mutabakat neticesinde tesis edilecektir. Bu çerçeve hem milletimizin güven duygusunu pekiştirecek hem de ileride oluşabilecek hukuki ve toplumsal tartışmaların önünü kapatacaktır. Devletin, kendi egemenlik alanı içinde, kendi kurumlarıyla ve kendi hukuk düzeni çerçevesinde aldığı bu karar, huzur ve güven arayışı sürecinin meşru, öngörülebilir ve sürdürülebilir bir zeminde ilerlemesinin ana dayanak noktası olacaktır.”

-“Toplumsal hassasiyetleri istismar etmeyi amaçlayan girişimler, hukukun ve devlet otoritesinin kararlı müdahalesi ile karşılanmalıdır. Şehit ailelerimizi ve gazilerimizi rahatsız edecek hiçbir adıma müsaade edilmemelidir.

Suriye ve Irak sahasında, Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden hiçbir terör yapılanmasının yaşamasına ve genişlemesine asla müsaade edilmeyecektir. İster vekâlet örgütleri üzerinden ister paramiliter yapılar üzerinden olsun, Türkiye’nin sınır hattında bir terör koridoru oluşturmaya dönük her girişim, ulusal güvenlik açısından kırmızıçizgi olarak görülmekte ve devletin bütün kurumları tarafından kararlılıkla ele alınmaktadır. Bu kararlılık, yalnızca askeri tedbirler üzerinden değil, diplomasi, uluslararası hukuk, istihbarat işbirliği, sınır güvenliği, ekonomik araçlar ve insani tedbirlerin bir arada kullanıldığı çok boyutlu bir strateji zemininde hayata geçirilmektedir.”

-“Terörün ve şiddetin kalıcı bir şekilde ortadan kaldırılması, yalnızca güvenlik tedbirlerinin sürekliliğine değil; öngörülebilir, toplumca benimsenmiş ve devletin uzun vadeli hedefleriyle uyumlu bir hukuk çerçevesinin oluşturulmasına bağlıdır. Bu nedenle, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi sürecine ilişkin yasal düzenlemenin, müstakil ve geçici bir kanun niteliğinde hazırlanması hukuk tekniği bakımından bir tercih değil, zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Böyle bir tasarım hem düzenlemenin tarihselliğini hem de amacına özgü niteliğini teminat altına alacak; diğer suç tipleri ve örgütler bakımından emsal teşkil etmeyecek şekilde sınırlarını belirginleştirecektir.

Kanunun, sürekli uygulanacak ceza hükümlerine istisna veya ayrıcalık niteliği taşıyan bir alan açmaması; tersine belirli bir tarihsel koşul, belirli bir eylem ve belirli bir bağlam ile sınırlı dar bir hukuki çerçeve sunması gerekmektedir. Bu yaklaşım, toplumun adalet duygusunu zedelemeyecek; hukukun üstünlüğü ve eşitlik ilkesiyle uyumlu olacaktır.

Bu sebeple, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi sürecinin hukuk devleti ilkeleriyle uyumlu, öngörülebilir ve anayasal açıdan güvenli biçimde yürütülebilmesi için müstakil bir Kanununun hazırlanması önemlidir. Bu kanunun yalnızca temel ilkeleri belirlemekle yetinmemesi; izleme ve doğrulamaya ilişkin mekanizmaları, kapsam ve sınırları, usule ilişkin hükümleri, denetimli serbestlik uygulamalarını, erteleme ve infaz düzenlemelerini, idari makamların sorumluluk, görev ve yetkilerini, gözlem süreçlerini ve istisnai hükümleri bir bütünlük içinde düzenlemesi gerekmektedir. Müstakil kanunun kapsamı belirlenirken, düzenlemenin yalnızca varlığını sona erdirdiği tespit edilen ve doğrulanan terör örgütleri bakımından uygulanacağı açıkça tarif edilmelidir. Bu tespit ve doğrulamanın ise devletin en üst güvenlik organları eliyle oluşturulan kurumsal bir mekanizma tarafından yapılması zorunludur.”

*

Raporun sonuç bölümü de oldukça dikkat çekici ve pazarlık masasındaki ortakları Devlet Bahçeli ve DEM’i memnun etmeyecek türden;

“Örgütün illegal ideolojik ve finansal yapılanmalarıyla birlikte yurt içinde ve yurt dışındaki tüm şube, unsur ve uzantılarıyla silah bırakması ve kendini tasfiyesi somut, ölçülebilir ve teyit edilebilir biçimde kayıt altına alınmalıdır. Bu tespit ve teyit, sahadan gelen verilerin, kurumsal raporlamaların ve ulusal güvenlik değerlendirmelerinin birlikte işlendiği bütüncül bir mekanizma ile yapılmalıdır. Bu aşamanın tamamlanmasının ardından, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından hazırlanacak müstakil ve geçici kanun yürürlüğe konulmalıdır. Düzenleme hem kapsam hem süre bakımından sınırlı hem de hukuki güvenlik ilkesine uygun olmalıdır. Kanun hazırlık sürecinde, ilgili tüm kurumların görüşleri alınmalı; sahaya ilişkin verileri, hukuki risk analizleri ve uygulamaya dönük öngörüleri dikkatle değerlendirilmelidir. Böylece, Kanun teorik olarak tutarlı ve pratikte uygulanabilir bir metin haline gelecektir.”

*

Tayyip Erdoğan ve AKP bu sefer işi çok sağlama almaya çalışmış. Bakalım, rapor, “çözüm” ortaklarını tatmin edecek mi?.. Süreç, sekteye uğrayacak mı?.. Kazasız belasız devam edebilecekler mi?..

İşin, AKP tarafından biraz yokuşa sürüldüğü havası var. Ne dersiniz?..

Continue Reading
Advertisement
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir